Tuesday, June 30, 2009

Bu yaz da tercihim TR





Enteresan bir hafta sonu daha geldi geçti. Kuzey İtalya’ nın yaz yağmurları eşliğinde yine sokaklarda temsili savaşlar yapıldı. Ancak burada geçen yıl yazdığım yazı etkili olmuş olacak ki, yetkililer müslümanları vatanlarından atan şövalye gösterisini kaldırıp yerine Orta Dünya mizanseni koymuşlar. Gün boyu sokaklarda “Yüzüklerin Efendisi” karakterlerini gördük durduk. Cüceler, insanlar, elfler ara sokaklarda orglardan kaçtı durdu. Kazık kadar adamlar şehir meydanını birbirine kattı. Tesadüfe bakın ki, 30 km uzaklıkta da aynı gün “Blind Guardian” konseri varmış. Bütün Avrupa’nın hayalle gerçeği ayırt edemeyen meczupları Lombardiya’ya toplanmış. Bu organizasyonu duyunca koşup gelmişler. Aaa! Tiplere bir baktım, 2-3 sene önce ODTÜ mezunlar derneğindeki konserde toplanan meczup gurubun aynısı. Eline değnek alıp asa diye taşıyanını mı ararsın, arkadaşının sırtına binip ben Rohan atlısıyım diyenini mi, bit pazarından uyduruk beyaz cadı şapkası alıp Gandalf oldum diyenini mi, cıplak ayak koşturup ben hobitim diyeni mi? Bizim şehrin delisi Peppe bile sinir oldu. Tek deli oyken esnafla hoşbeş, muhabbet, bedava şarap içiyordu. Etraf meczup dolunca pabucu dama atılmış olacak ki bi kederliydi kendisi. Yine de şarapçı İtalyan milleti vefalı çıkmış olacak ki, alkol bağımlısı delimize akşam üzeri zorla şarap içirmeye çalışan insanlar gördüm. “Bu ne bolluk” dedim, bizim şarapçılar kıvranır durur şarap bulmaya, burada sarhoş-deli “yeter” diyor, halk “iç iç” diye ısrar ediyor.

Akşam üzeri geldi çattı. Bir ara hobitlerin başı rol icabı belaya girdi, halk hep bir ağızdan “yüzüğü tak yüzüğü” diye bağırmaya başladı. O an biraz sinirlendim bu toplu delirme seansında. Gıcık olup orgları tutmak istedim yalnız bu “Org” kelimesin çoğulunun İtalyancası bana nedense “Orgi”dir (Orci okunur) gibi geldi. “Orci, orci” diye bağırırken halk bana tepki duydu. “Seneye lütfen gelme,2 senedir hep rezillik çıkarıyosun” dediler. "Sizi Banu Avar'a söyleyeceğim, gelip bunları komple haber yapacak" dedim, tırstılar.

Bütün gün süren tantana sonunda bitti, kötüler hakettikleri şekilde saat 6 sularında öldürüldüler. Söylememe bile gerek yok belki ama org liderinin maskesi ölünce düştü ve geçen yıl müslüman komutanın kölesi rolündeki zenci arkadaşı bu sefer de orglerın lideri konumunda gördük. Ben onun adına sevindim. Öyle de kötüsün böyle de...Bari bu şekilde kötülerin efendisisin. Gün gelir belki de bu arkadaşı şovalye de yaparlar ama umudum yok. Avrupa defterini kapattım.

Batıdan toptan umudumu kestim sanırım bazı anlamlarda. Geçen yolum çok ülkeden yabancıların kaldığı bir yurda düştü. Okulların kapanmasına yakın olduğu için her yer parti. Zemin kat ayrı parti, teras ayrı parti. Bizi de çağırdılar, bi göründük, geldik. Arkadaş, bu kadar mı film ortamı olur? Fazla kalamadım. Özellikle ABD’den öğrenci değişim programıyla gelen 18-21 yaş arası gençler ahlaken çökmüş durumda. ABD’de bu yaş aralığında içki içemeyenler, Avrupa’da içebilmeleri nedeniyle ortalığı birbirine katmışlar. Bize ters türlü türlü hareket. Kardeşim California polisi sokakta içki içtin diye hiç mi kovalamadı seni, Kentucky’de ilkokul öğretmenleri hiç mi kulak çekmez, Orlando’da müdür muavini hiç sinir yapıp üstünüze yürümedi mi, Dallas’ ta sokakta cinselliğe dolmuşçular müdehale etmiyor mu? Tam bunları düşünüp yavaş yavaş tenha köşelere doğru yürüyordum ki, bir grup Amerikan yanıma geldi. Zaten ağzını yaya yaya konuşuyor zibidi, tam bir “American pie” tablosu. Üstü çıplak, elinde kalpli balon, bir erkek demez mi : “Hey dude! Can we take a picture, top naked?” O an kan nasıl beynime sıçramış, ben buna daldım. Ağzını burnunu kırdım sanırım, kalpli balonu da patlatmaya çalıştım ama patlamadı o da, rezil oldum, daha da gerildim, kikirdediler kızlar falan. Sonra dediler ki: “Hacı yanlış anladın, belli ki sen gergin bir toplumdan çıkmışsın, biz “treasure hunt” oynuyoduk, bunu başarmamız ve ispatlamak için foto çektirmemiz” lazımdı diye. Tabi anlayış gösterdim o vakit. O zaman hatunlardan istediğinle çektir dediler. İşte bu dedim, batıya yakışan bu. Bir bayan arkadaşla t-shirtümü çıkarıp foto çektirdim. Üzerimi çıkarınca da “That’s a good one” falan diyenler oldu ama olay uzamasın diye duymazdan geldim. Gençleri mi kırayım? ABD defterini kapattım.

Bu hadiseden bir kaç gün sonra da “mimarlık tarihi” dersi için sunum hazırladık. Grubumuzda bir tane de Avustralya’lı vardı. Sınıfta da toplam 3 tane. Bizimki yine sunuma hazırlanırken beraber takıldığımız için anane ve kurallarımızı öğrendi ancak başka grupta bir tanesi tam bir Avustralyalı. Sunuma parmak arası terlik ve düşük belli şortla gelmiş dürzü. Bir de sunumda bir gerilim yaşar insan, biraz toparlanır değil mi? O da yok. Kürsüye oturmalar, cıvık hareketler, “you know” çekmeler... Sanırsın ki sörf kursu veya köpekbalığı semineri veriyor. Halbuki konumuz “Gotik kliseler”. Ben bizim arkadaşa söyledim açık açık: “Yakışmıyor” dedim, “Hep böyle rahat mı takılıyonuz siz orda?” diye de ekledim. “Sen sıkıntılı mısın, gerilme, bizim sunum da iyiydi” dedi, anlamadı. Biraz karnımdan konuşup konuyu kapattım. Sonra bizim sunum İtalya’daki faşit mimari olduğundan konu politikaya geldi. Şöyle devam ettik:

Övgü: “Sizin Sydney belediye sağcı mı solcu mu?”

Giorgia: ” Onu bilmiyorum”

Olur dedim, belediyedir, bilmez, devam ettim:

Ö: “Hükümet?”

G: “Ben bu politika konusunu bilmiyorum, sağ-sol olayını da tam bilmiyorum ama liberaliz” dedi.

Ö: “Kime bastın genel seçimde?”

G: “Yeşillere”

Biraz daha sorayım dedim meraktan. “Bilmiyorum biz liberaliz, açık görüşlüyüz, Atatürk'ü severim " falan dedi sonra da ekledi:

G: “Burda nerde yüzüyosunuz?”

Al bakalım!!! Sizinle 2 kelam ciddi muhabbet edemiycez arkadaşım. Sabahtan akşama gülünsün bunlara, rahat olunsun, liberal olunsun, paramak arası giyilsin...Avustralya defterini de kapattım.

Zaten Oryantalizm, Otantizm gibi aromalar da asla cezbetmemişti bilakis nefretle dolmuşum. Kelimenin tam anlamıyla ben olmuşum zaten Oryantalizm. Okulda bi İtalyan çocuk vardı. Tezini yazmaya Hindistan’ a gidecekmiş. “Orada her su içilmiyomuş, bazı yemekleri yiyince ishal olunuyomuş, türlü hastalık varmış, 9 tane aşı oldum, artık gidebilirim, o hayat tarzını iple çekiyorum” geyiği yaptığının sabahında ben zaten çoktan milliyette “Kene yine can aldı” haberini okumuştum. Velhasılkelam, Asya defteri de kapandı.

Afrika’yı zaten bize hiç öğretmediler, o hep kapalıydı. Burada bir kaç arkadaşla tanıştım ama genelde sessiz adamlar. Etiyopya’ya safariye davet edildim bu yaz için ama aslana, zebraya, zürafaya ilgimi daha ilkokuldayken hafta sonu belgesel izleyemeyip dersaneye giderken kaybettim. Zaten Afrika’dan soru da çıkmaz hiç. Hep Orta Doğu veya Avrupa’dan çıkar. Afrika da gitti.

Bu yaz da Türkiye o zaman...






Meczupların Türküsü:Bart's song (live) Dertlilerin türküsü: Güzel bir gün (live)
(Fantasy Role Play) (Hardcore reality)

No comments: