Thursday, November 12, 2009

Milan-Real Madrid

Bir maça gittim. Bu adamlar sahada top oynamasalar bile karşılaşmada bulunmak çoluğa-çocuğa anlatılacak bir tecrübe. Bir tarafta 18 tane uluslararası şampiyonluk ile dünyada en çok uluslararası kupa sahibi takımı ünvanını elinde tutan Milan. Ekleyeyim; 4 kere dünya şampiyonlukları var ve bunu en çok alan kulüp (3 kere International cup, 1 kere FIFA Club World cup). Şampiyonlar ligi kupasını 7 kere kaldırmışlar ve şampiyonlar ligi kupasını Milan’dan fazla alan tek kulüp Real Madrid. İşte böyle bir maça gittik: Milan-Real Madrid.

Daha önceden de San Siro’da maça gitmiştim ama bu kadar kalabalık değildi. Ufaktan domuz gribinden tırssam da o kalabalıkla yine de futbolun gerçek mabedlerinden birinde olmak çok hoştu. Şampiyonlar ligi marşı okunurken bütün stad milli marş okunurmuşçasına ayağa kalktı. Eğer burası bir mabedse, o bayrağın sallanıp, marşın çalındığı an da adeta en büyük ibedetti.

Bu büyüklükte bir maçta bile seyirci kafayı yemiş, kudurgun değildi. Hatta biz Türkler ara ara sıkıldık. İnsan bi bağırmaz mı? Hele ki tribünlerde İspanyollar da vardı. Çıkışta herkes aynı anda çıktı. Ellerde biralar stad etrafında takılmaca. Sanırım bu adamlar gerçekten futbol kültürü konusunda bizden en az bir 20 yıl önden gidiyorlar. Biz kavga görürüz diye hevesli hevesli dolaşıyoruz stad etrafında ama herkes bi rahat. Hevesimiz kursağımızda kaldı bu anlamda. Oysa yeni oynanan dünyanın en önemli(??) derbisinde Fenerbahçe-Galatasaray (dünyada sadece İspanya’da gösterildi) deli gibi kudurgundu taraftarlar ve topçular.

Maçı tam ceza sahası ön çizgisini yandan gören bir noktadan izledim. Maç 1-1 (tarihe Madrid’in San Siro’daki ilk golü olarak geçti) sonuçlandı ama Milan’ın penaltısı ilginç oldu. Top Milan hücumcusu tarafından ortaya çevrildiği an Madrid’li defans oyuncusu topa yerde elle müdahale etti. Ben futbolun içinden geldiğim için amınago, hemen sezdim penaltıyı, ayağa kalktım. Hakem üflemedi düdüğü hemen. Ben bağırmaya başlayınca, ardımdan ilk önce yanımdaki Türkler, ardından bizim tribün, ardından da tüm stad bağırmaya başladı. Hakem 3 saniye kadar bekledikten sonra baskıya dayanamayıp verdi penaltıyı. Maçın özetinden takip ederseniz, pozisyon 1:05’te oluyor. Sonra seyirci tepkisi 1:07’de geliyor, hakem de 1:08’de düdüğü çalıyor. İşte o seyirci sesinin yükselmesi benim ayağa fırlayıp: “Penaltı bu ya .mına .oyayım” dememle tetikleniyor. Maçtan sonra Milan tribün lideri gelip elimi sıktı. “Sizin gibi taraftarlar arıyoruz, teşekkürler” dedi, kombine teklif etti. Bana göre bir hayat değil bu dostlar. Her hafta her hafta çekilmez. Hele de bunun Sicilya deplasmanı falan var. Ben de teşekkür ettim, gittim...

Sonra Milan’ın buz gibi golünü de vermediler bu maçta ama ona çok ses çıkarmadım. Biraz da kendileri bağırmayı öğrensin, hep hazıra alışmasınlar diye. Velhasılkelam Milan’ı geçen hafta bir Türk kurtardı.

No comments: