Monday, February 22, 2010

Il Carnevale Ambrosiano








İtalya adeta karnavallar ülkesi. Daha önce Venedik ve Lecco karnavalları ile ilgili yazılar yazmıştım. Bu sefer Milano'dakine katıldım. Kaynağı her zamanki gibi Roma Katolikleri. Bu bir dini ritüel ancak şehir bütün hafta sonunu delice eğlenerek geçiriyor. Gündüzleri etraf şirin kostümlü çocuklarla dolu. Görünce imrendim, bizim 23 Nisan'larımızın da bir gün bu hale gelmesi kendi adımıza tek dileğim. Adamların dinine saygımız sonsuz fakat binlerce Milanese eğlencenin tadını çıkarınca bize de "Bak abi, adamın bile gol diyo" hakkı doğuyor.

Couchsurfing organizasyonu bize bu noktada mükemmel bir zemin hazırladı. İlk kez 2005 yılında madem ben yurt dışına çıkamıyorum, yurt dışı bana gelsin mantığıyla Ankara'daki evimizde Kanadalı bir çifti ağırlayarak başlayan maceram yine bana bir güzellik sundu ve karnaval vakti maskeli partiye çağırıldım. Partide %95 gerçekten kostümün hakkını vermişti. Düzenleyen de CS olunca ortam oldukça enternasyonel bir haldeydi. İlk başta oldukça zorlandım maskeme alışmakta, malum görüş alanını kısıtlıyor. Ancak Hitler'le moonwalk yapınca gerginliğimi biraz attım. Ortam genelde seyahat etmeye meraklı insanlardan oluştuğu için de Türkiye ile ilgili artık sinirlerimi zorlayan garipsemelere rastlamadım, çok şık oldu. İtalyanlar'ın Orta Doğu'dan almak için can attıkları yegane kültürel öge olan 4 kadına sahip olma özgürlüğü yine çok revaçta idi. 3-4 tane Arap şeyhi kılığında İtalyan vardı. İlginç olanı; hacılardan bir tanesinin geceyi dansöz kıyafetli 4 Polonyalı hatunu, harem vaadi ile kandırabilmesiydi. Hacı benden bir "Maşallah" aldı açıkçası.

İtalya faşist geçmişiyle doğru düzgün yüzleşebilmiş bir ülke olmadığı için maalesef bu konuda pek yol alamamış bireylerle dolu. Bu partide bundan eser olmaması beni en çok sevindiren hadise oldu. İlk başta Hitler kostümünü görünce uyuz olmuştum ama ilerleyen dakikalarda eleman üniformayı çıkarınca altında çıkan tweety tişörtü beni epey rahatlattı. Ne de olsa "maskeli balo ve onun sahte yüzleri" Sonradan bir kartona yazılı olan "no one is a foreigner" yazısı ve aldığı alkış da neşeme neşe kattı.

CS internet ortamının sağladığı yararlardan sadece bir tanesi ama katılımcılarının zamanla hızla artması ve mantığı açısından bence dünyanın en çok ihtiyacı olan şeylerden birisi. Bu tarz organizasyonlar aracılığı ile bundan 20 yıl sonra dünyanın çok farklı bir yer olacağını düşünmek istiyorum. Kültürel değişim ve tanışıklık yeni jenarasyonlarda çok daha fazla olacak ve umarım coğrafi yaftalar zamanla azalacak...

Son sözüm, bu karnaval motivasyonu ile salı akşamı Inter Chelsea'ye karşı maçı kaybetmez...


Monday, February 15, 2010

World Routes - World Routes in Istanbul Bölüm 1

Erkan Oğur holding a kopuz lute in April 2007,...Image via Wikipedia

Biraz Fatih Akın 'ın "Crossing the Bridge"i tarzında.
BBC hazırlamış(Moshe Morad). 2. bülümü de önümüzdeki cumartesi yayınlanacak ve Erkan Oğur da çalacak. İple çekiyorum.

World Routes - World Routes in Istanbul Bölüm 1

2. bölüm çıktı:
World Routes- Istanbul Bölüm 2

Reblog this post [with Zemanta]