Wednesday, May 25, 2011

Emirates








































































Emirlikler dedik baslikta ama aslinda ben Abu Dhabi'de vakit geciriyorum. Sadece iznimde 1 gunlugune Dubai'ye gidebildim. Dubai ve Abu Dhabi cok benzese de Dubai bir adim daha onde gibi. Farki yaratan da oradaki batili nufus. Genel olarak sosyal hayat Dubai' de bize daha uygun gibi geldi. Tabi burada Norvec'le veya Avrupa ile karsilastirarak vakit kaybetmeyecegim. Collerin ortasinda vaha yaratmis adamlar. Nasil bir para harciyorlar fikrim yok. Resimlere bakin; kampusun ici ve duvarin hemen disi...Isin asli sehirleri gozlemlemek icin yeterince zamanim olmadi. Duvarlarla cevrilmis colun ortasinda bir vahada gunlerimi geciriyorum. Cok yogun bir calisma temposu var. Yogun deyince klasik yogunluk anlasilmasin lutfen, gunde ortalama 4-5 saat uyunabilen bir yogunluk. Su an yatmayip bu yaziyi yazma nedenim uykuya ihtiyacim olmamasi degil ama anlatacak cok sey olmasi...




Geleli 2 haftayi gecti. Ilk 14 gunde sanirim 15 sinava girdim. Dahasi gunduzleri basimda kask, uzerimde tulum col sicaginda calistim. Aksamlari da ertesi sabahki sinavlara hazirlandim. Sinifim 18 kisi. 8 tane Guney Amerikali, 2 tane Avrupali, 2 tane Asyali, 4 tane Arap ve 2 tane de Afrikali var. Ilk gunlerde burada nasil yasamamiz gerektigini anlattilar. Tabi ki kampus alaninda cok rahatiz ama disariya ciktigimizda nasil davranacagimizi bilmemiz gerekiyor. Komedi orada basladi aslinda. Arap olanlar disinda herkese ama ozellikle de Guney Amerikalilara ters geldi her sey. Simdi adamlar "kadinlar yalnizsa asansore binmeyin" konseptini anlayamadilar cunku onlarin kulturunde bilhassa kadin yalnizsa asansore biniyorsun. Bir diger kafalari karistiran hadise de "otellerde icki icebilirsiniz ama onrasinda sokaga sarhos ciakrsaniz hapse girer ve sinir disi edilirsiniz" oldu. Cunku isimiz cok zorlu, disariya cikinca herkes cokca icmek istiyor. Ve onlarin yasam tarzinda icip de sarhos olmamak yok. Ayriyeten bir Meksikalinin geninde rakiyi saraba katmak olmasa da tekilayi biraya katmak var. Neyse ki isimiz basimizdan askin, disariya adim atamiyoruz. Bir de Agustos'ta ramazan nedeniyle disarida yemek yeme yasagindan bahsedildi ki o konuyu daha oturtamadilar larinda. Devamli soruyorlar. Insallah bir ay icerisinde anlayacaklar da kimsenin basi derde girmeyecek. Bir diger hadise de internette yasandi. Internette yasak nedir bilmeyen dunya kadar ulke var. Adam bakmis bazi siteler calismiyor, cikmis gelmis IT'ye "Haci internet ayarlari bozuldu, bazi sitelere girilmiyor, cikan uyari da Arapca anlamadik" diye. Hey yavrum hey, bize viz geldi tabi. Her siteye girecek kadar olgun mu ki insan denen yaratik...Sukurler olsun ki bizim iyiligimizi dusunenler var basimizda. Bir de gece kulubune gitmis bu Latin Amerikali arkadaslar ortam var diye. Tabi ki burada kadinlar sosyal hayatta olmadigi icin yuzlerce hayat kadininin dans ettigi bir yerde bulmuslar kendilerini. Konsept cok sapkin ama sanirim olay burada boyle. Erkekler bu tarz kluplerde, kadinlar evde. Yabancilar nasil egleniyor bilmiyoruz henuz cunku hatri sayilir bir expat nufus da var. Bu kulturel farklar konusuna daha genis yer vermek lazim.


Simdilik en iyi arkadaslarim bir Kolombiyali, 2 Meksikali ve bir de Brezilyali diyebilirim. Gozunu sevdigiminin Latinleri. Hayata bakis acilari cok saglam. Mutlulugun bir tercih oldugunu dusunuyor gibiler, sen secmezsen asla gelmeyen. Bir tane de Nijeryali kankam var. Her gordugunde "How are you boss?" veya "What's up chief?" diyen. Su zor zamanlarda yuzu devamli gulen birisi olmasi cok guzel...Araplar da sicak insanlar. Muhabbet etmek kolay. Ozellikle bizim dizilerin hepsini biliyorlar. Adamlar bildigin "Ezel'in 2. sezon cok bozdu, dayi olmeyecekti veya Behlul'un amcasi cok bahtsiz adammis" tadinda muhabbet edebiliyorlar. Hosuma da gitmiyor degil. Biz Amerikayi fiilmlerle sevdik, Araplar da bizi dizilerle sever belki...




Bu milletlerin birbiriyle kombinasyonlu hikayeleri cok enteresan ama her seyi bu gece yazamam. Erken yatmak lazim. Sabah yuksek basinc dersim var. Dersleri umursamamak mumkun degil. Isiniz olmasi bir yana kendiniz ve operatorlerinizin sagligi sozkonusu oldugu icin ogrenmek hayati oneme sahip. Ders adlarina bak: yuksek basinc, radyasyon, patlayicilar...Ancak anlatmadan gecemeyecegim bir hadise yasadim. Projeyi teslim icin gece bilgisayar basindayken Cinli bir arkadasa yardim ediyordum. Printer bir calisiyor bir calismiyor. Cocuga dedim ki: "Haci dua et, bassin yoksa biteriz". Ne dese begenirsiniz. Orjinalini yaziyorum: "I don't have a god. Do you have some gods in Turkey?" Sanki borc alacak...Atladim kapattim agzini. Ben onemli degilim de bir Arap duyar simdi, is cikar. Dedim "hic mi yok? Totem olur, aile buyugu olur, gok cismi olur?" Adam "yok, Cin'de bizim pek yok" dedi... Neyse printer calisti muhabbet kapandi.




Son zamanlarda cok insanla tanistim. Bambaska ulkelerden insanlar uzun saatler omuz omuza bu isi yapiyor. Her yer hikaye dolu. Bizim burada esekler gibi guldugumuz 2 hikayeyi anlatip bitireyim.




Ilk hikayemizin adi FUNCLE: Father+Uncle:




Suudi collerinde 4 yil calisan birinden dinledim. Collerde muhendisler icin rotasyon olsa da ascilar ve temizlikciler icin bazen olmuyor. Aylarca ve hatta birkac yil tesislerde kalanlar var. Bir gun 16 aydir tatil icin ulkesine gitmeyen bir asci pasta dagitmaya basliyor. Soruyor eleman, "hayirdir usta, bayram degil, seyran degil?" Usta diyor ki "oglum oldu"...Sasiriyor millet: "haci nasil olur? Sen 16 aydir burdasin." Ustanin cevabi soyle: " My brother took care of it". Bizim eleman da "hayirli olsun" deyip uzuyor saskinliktan. Bazi kulturlerde bu normalmis. Adam cocugun hem babasi hem amcasi oldugu icin bu hikayenin adi: FUNCLE




Bir diger hikayemizi de Ispanyol bir muhendis anlatti. Hikayenin adi "Midget"




3 Ispanyol birkac sene once Hollanda'ya gidip magic mushroom yiyorlar. Sonra mantarin etkisi altinda hostelin bahcesinde takiliyorlar. Iclerinden bir tanesi iceriye gidiyor ve dondugunde bizim elemanlara diyor ki: " cok sirin cuceler vardi iceride, gordunuz mu?" Elemanlar sasiriyor ve "sacmalama" diyorlar. Cuceleri gordugunu iddea eden: "Bana inanmayacaginizi biliyordum ve iste bu yuzden bir tanesini odaya goturdum" diyor. Odaya gidip baktiklarinda yatakta uyuyan bir cocuk buluyorlar. Korkuyla birlikte ayilma sureci hizlaniyor. Ayildiklarinda cocugu lobiye birakmaya karar veriyorlar. O da nesi? Engelli cocuklar icin duzenlenen bir gezi varmis ve aldiklari cocuk o gruptanmis....




Daha hasta hikayeler de var ama bu ikisi en az hasta olanlari. Bu arada "midget" denmiyormus artik. "Little people" deniyormus. "Retarded" yerine de "challenging person" denmeliymis. Bunu da bir amerikan stand-up' cisindan ogrendim. Bu acimasiz ama gulduren showu da ekleyeyim buraya.



Simdi yatmam lazim. Bir daha ne zaman firsatim olur bilemem ama Matrix'te kafasina bilgi yuklenen Neo gibiyim. Umarim Agustosa kadar her sey iyi gider. Bana dua edin tabi Cinliyseniz o ayri...







1 comment:

Zeynep Kalender Atak said...

Egitim-sinav kombosu ne kadar devam edecek? Bir diger sorum ise Abu Dhabi'den sonra hayat var mi (belli mi ne zaman nereye gidecegin)?
Kucak dolusu sevgilerle :)))