Sunday, December 14, 2014

KISA ve ACISIZ

Daha Amerika gezisinin California kısmını yazacaktım ki 2 gün önce tulumum içinde emekçi emekçi çalışırken telefonum çaldı. Müdürüm nasıl kibar beni toplantı odasına çağırdı. 'Corporate' kültürü bilenler bilir, müdürünüz kibar konuşuyorsa bi gariplik vardır. Milyonluk projeyi tek başınıza kotarırsınız da bi teşekkür eden olmaz, 20 dolarlık parçayı harcarsınız, üzerinize çökerler. Velhasılkelam, durumu sezerekten toplantı odasına çıktım. Vay vay vay, kimler de buradaymış. Yıllardır yüzüne hasret kaldığımız HR da gelmiş. Ben dünyanın 4 bir tarafında hayat kurarken neredeydin canım? Ha bi de müdürün müdürü. Ben sizi sadece CC'lerden tanırdım, gerçekmişsiniz. İşte başlıyoruz, performansım çok iyiymiş, referans mektubu yazmak istiyorlarmış, karar yukarıdan gelmiş. Yukarısı dediğimiz tanrısal bir mertebe, hepimiz abdestliyiz çok şükür. Sanki ben bilmiyorum iyi olduğunu, sırıtıyorum. Niye sırıttığımı soruyorlar. Sanki bir cesedi bir daha öldürebileceklermiş gibi. Müdürlük refleksi sanırsam. 'Yıl sonu değerlendirmemde düşük not verirsiniz bu sırıtış için' diyorum. Kimse gülmüyor.

İşten atılmak için başka ne gerekir ki...Petrol fiyatları yerlerde, 3 kişi zaten atılmış. Dünyanın değişik yerlerinden çokça atılma haberleri de duymakta olduğumuz şu günlerde hem de. Üzgün yüzlerle bi şeyler söylediler. Bi kağıt verdiler elime. Her şeyin bi ilki var. İşten atıldım. Son 4 yıl film gibi geçti gözümün önünden...Çöller, ekvator savanları, helikopterler, gece yarısı telefon almalar...Yolun sonu.

Hepsini unutup, bağları koparmak sadece 2 gün sürdü. Emek verdiğiniz şeye bağlanıyorsunuz sonuçta. Ama oilfield bütün sektörler içinde zaten en agresif olanı. Kafamda bi yerlerde bunu hep tutmaya çalıştım. Nihayetinde ben de 2009'da atılan birinin yerine girmiştim. Başkasının mutsuzluğu üzerine mutluluk inşaa edilmiyor azizim. 2016'da benim yerime giren de 2020'de atılacak. Share holder'lar tedirgin olursa, borsada değerler düşerse kafalar kesilir agalar.

Ha bi de lanet olası sosyal devlet var. Eger vatandaşını korumaktan aciz bi ülkede olsaydım neredeyse kesinlikle benim yerime bir Hollandalı işçi atılacaktı. Ama Hollanda'da Hollandalı'yı işten adamadıkları için beni seçtiler. Her neyse, herkese ders olsun. Kendi aileniz sizi korumazsa el oğlu hiç korumaz.

Teselli armağanı beraber çalıştığım insanların içten vedası oldu. İstisnasız bütün işçiler gelip elimi sıktı. Bu başka bi kültürde olsa pek anlamı olmayabilirdi ama duygusallığı minimumda yaşayan Hollandalılar'ın gelip sarılmasının anlamı var. Eğer içlerinden gelmese, tek adım bile atmazlar. Başlarda beni çok zorlayan bu dobralık, bugün lehime işledi.

Her neyse, gördüklerim yanıma kar, yeni mecralara yelken açacağım artık. Ne yöne olacağı konusunda en ufak bir fikrim yok henüz. Beklenmedik, hızlı oldu.

Ekte CV'mi bulabilirsiniz (Şaka). Bana uygun bi işiniz vardır belki. O CV neyi anlatacaksa. Yıllardır yazdığım bu blog bile gördüklerimi anlatmakta yetersiz. Şimdi ben Afrika'da açlığı, Suudi Arabistan'da köleliği, Batı Avrupa'da sosyal devletin gücünü, Libya'da iç savaşı görmüşüm. Adam bana kullandığım bilgisayar programlarını soracak. Mülakatlarda ne anlatayım. En zayıf 3 özelliğimden ilki 'Afrika'da su taşıyan çocuklara yasak olmasına rağmen çay vermem' mi diyeyim?

Her şeyi geçtim de insan çeşitliliğinin getirdiği zenginliği çok özleyeceğim. Veda yemeğimde 3 Hollandalı, bir Brezilyalı, iki Libyalı, bir Polonyalı, Bir Hindistanlı, Bir İskoç ve bır Rus'un arasında otururken düşündüğüm şey bu oldu. Belki de son defa bu derece çok milletli bir sofrada oturuyor olacağım. Dünyanın renkleri, elveda.

Her neyse, bu kadar. Kısa ve acısız.