Bundan 10 yıl kadar önce Hande Ataizi “Erkeğimi ben seçerim” deyip, bir atın üzerine uzanmış, güzel pozlar vermişti. Poz kısmı değil ama bu kadar net konuşma kısmına hep hayran kalmıştım...10 yıl sonra ben de net bir cümle söylemek istiyorum... “Gelir gelmez yüklendiler” Tatilde dersler nasıl diyenlere fazla zor değil dediğim için çok pişmanım çünkü döndüğümden beri durmadan ödev yapıyorum...Daha “Ahh vatanım, ne güzeldi” diye iç bile geçiremedim...İtalya’yı yanlış tanımanın cezası...Tembeldir bunlar ne de olsa Akdeniz insanı martavalına neden inandım ki...İşte bu yüzden Hande Ataizi kadar netim artık....Gelir gelmez yüklendiler ve akdeniz insanı da tembel değilmiş....
Tabi ödev yetişti ama nasıl....Bizim mutfakta Kofi Annan gibiydim adeta.... 3 kıtadan 3 milletten adamı topladım...Kolombiyalısı, Vietnamlısı, Türkü....(tam Kofi Annan, komple 3. dünya) Harıl harıl çalıştık....Eve gelenler dinamik ödevi mi yapıyoruz, UNICEF projesi mi yapıyoruz anlayamadı ama işin altından kalktık. Arada eve döner aldık, arada çay demledik...Çay demledik dediysem, 1 kere demledim 2-3 gün aynı çaya sıcak su ekleyip servis yaptım. Yabancılarla çalışmanın bu rahatlığı var...Her verişimde de “Nefis, eline sağlık” diyerekten ödeve yumuldular...Vietnamlı arkadaş bu yıl tavşan yılı olduğu için yeni yıla girdiklerinde evlendi...Tavşan yılı berket yılı...Evlilik hikayelerini dinledik. Eskiden ilkokulda ödev yaptığımız arkadaşlar sünnet olurlardı...O hesap şimdi de arada biri gidip evleniyo, biri nişanlanıyo...Ahh ahh...Bizde ne tavşan yılı vardı, ne kaplan ayı....Yaz geldi mi budak ayı başlardı....Önce Ahmet’i kestiler, sonra Fatih’i....Derken sıra bana da gelmişti bir eylül başı...Yaprak dökümü...Bu düşüncelere dalmışken dürttüler beni “Abi gözlerin doldu, iyi misin? Bak adam evlenmiş, anlatıyo, senin gözler niye doldu?” Onlara da anlattım hikayemi...İnanamadılar...İşte o zaman bir gün Avrupa’da çok pirim yapar diye getirdiğim tozlar içinde kalmış 3 saatlik sünnet DVDmi çıkarıp, parçalar izlettim...”İlkokul 3’den sonra her yaz bizi budadılar” dedim...Biraz duygulandılar ama “Peki abi bu DVD’de neden o zaman herkes mutlu?” dediler. Nasrettin hoca misali yapıştırdım cevabı demek isterdim ama tatmin edici bir cevap bulamadım...Kültürler ne acayip... Her gün pirinç yiyen adama ben bunu nasıl anlatayım... “Cilala, parlat” gibi bişey dedim ...Acayip acayip yüzüme baktı.
http://www.youtube.com/watch?v=IlQOmO44_bACumartesi günü de sınav vardı...14 kişi girdik sınava...Daha 5 dakika olmamıştı ki sınav başlayalı İtalyan bir kız delicesine kopya çekmeye başladı...En az 10 tane A4 kağıdını çıkardı...Sınıfta 3 tane gözetmen vardı, kız sınav boyunca 2 kere yakalandı ama kimse yaptırımda bulunmadı...Şaştım kaldım...Şimdi neden yüksek lisansta bile sözlü sınav yaptıklarını anlayabiliyorum. Yazılı dedikleri sınıfa girip kopya çekmekmiş sanırım ama yine de erken konuşmamalı...Bi de yabancı öğrencilere baktım...Biz garipler harıl harıl yazmaktayız...”Bu mu adaletin kahpe dünya?” dedim...Hoca geldi, “Oğlum fısıldamasana” dedi....Fısıldasam ne olacak? Önümdeki Ganalı mı anlayacak benim Türkçe fısıldamamı, yanımdaki Hintli mi? Gıcık oldum...Avrupalı işte...Hep kendine hep kendine...Dönercideki abi dediydi de inanmamıştım....Hepsi birmiş gavur dediğinin...Anadolu’nun fısıldayınca tokadı çakan hocalarını özledim...O kızı bizim müdür yardımcısı ne pis döverdi...Ağzını burnunu kırardı...Kendimi yine vahşi düşüncelerle yakaldım...Az barbar değilim ben de...