Sunday, December 27, 2009

and now you do what they told ya!

Rage Against The Machine Coachella 2007 Thier ...Image via Wikipedia

Kutsal alış-veriş haftasına girildi. Hele de kar yağması artık çocuklara noel baba gelemedi bahanesini de geçersiz kılmış olacak ki, iş ararken her nasılsa tüm haşmetiyle karşımızda duran ekonomik kriz, mağazalarda ezik bir suçlu gibi sessiz, sakin. Bir kişi anne, baba, kardeş, çocuk, yeğen ve kuzenlerine hediye alınca zaten piyasalardaki canlanma tarif edilemez oluyor. Buna ek olarak bir sürü insanın sabahtan akşama kadar durmadan yemek yemesi için gerekenler de sepete atıldığında market raflarının neden boş kaldığı anlaşılmakta. Anneler günü, sevgililer günü gibi sadece tek bir kesime hitap eden günlerin 10 katı bir çılgınlık. İtalya'da pazar günü süpermarketlerin açık tutulduğu tek hafta, Noel...

Bu noelin süprizi İngiltere’den geldi. Yıllardır yılbaşına doğru x-factor adlı programı kazanan kişinin çıkardığı kabak tatlı şarkılar adanın zirvesinden inmiyordu. Sözleri şömine, aşk, aile, sıcaklık temalarının etrafında dolaşan bu şarkılar yıllardır İngiltere'de liste başı oluyor ve noele doğru radyolarda ötüyordu. Bu olaya fazlasıyla canı sıkılan bir insan hem bu geleneği değiştirdi hem de internet kullanıcılarının gücünü gösterdi. Jon Morter isimli şahıs facebookta bir grup oluşturarak insanları noelde “rage against the machine”in “killing in the name of” adlı single’ını almaya davet etti. Daveti kendisi gibi gidişattan sıkılmış insalar tarafından olumlu karşılandı ve gelenekseli sevenlerin adayı ile r.a.t.m. arasında sıkı bir düello yaşandı. Yarış sırasında ünlü isimlerin de ratm.’e destek vermelerinin de etkisiyle bu noelin sterilliğine “hiç yakışmayan” single 50000 kopya farkla liste başı oldu. Adamlar konuk olarak çağırıldıkları bir show’da şarkının küfürlü kısımlarını söylememe sözü verseler de noel günü İngilizler radyolarında bolca “Fu.k” duymuş oldular. Bana kalırsa güzel de oldu. Bunca insanın birbirine hediyeler alıp, yumşak başlı havalarda her şey dört dörtlükmüş gibi uyuz şarkılar dinleme yapmacıklığı çok itici değil mi?

Belki birisi de güdülendirildiği şekilde koşarak alışverişe gitmek yerine bu single’ın sesini açıp dinlemiştir, kendisine dayatılana isyan etmiştir de durduk yere 200 euro (iyimser) harcamaktan kurtulmuştur.

"fuck you, i won't do what you tell me" deyip bu parayı harcamadan durmayı başarabilmiştir.




Reblog this post [with Zemanta]

Tuesday, December 22, 2009

Milano'da Kar

Italian Job

"Heaven is where the police are British,
the chefs Italian,
the mechanics German,
the lovers French,
and it's all organized by the Swiss.

Hell is where the police are German,
the chefs are British,
the mechanics French,
the lovers Swiss,
and it is all organized by the Italians."

Ve maalesef İtalya'da her şeyi İtalyanlar organize ediyor...

Ünlü İngiliz rock grubu "Muse" şarkılarını söylemeleri için "Quelli che il calcio" adlı futbol programına davet edilirler. Ancak program organizatörleri performansın playback olmasında ısrar edince grup elemanları yerlerini değiştirerek sahneye çıkarlar (Solist davula, davulcu basa ve vokale, basçı da gitara). Ne sunucu, ne yapımcı durumu farketmez. Özellikle de davulcuyu front-man(esas oğlan) yerine koyup, orjinal esas oğlanın ismiyle seslenip röportaj yapılması "Mamma mia" dedirtmiştir. Ray-Ban gözlüklere de dikkat, izliyoruz:


Sunday, December 13, 2009

12 Ayın Sultanı


Arkadaşlarla Milano üniversitelerinin Krismıs etkinliğine gittik. Konserleri dinledik. Beklediğim ulvi ortamı bulamadım maalesef. Bizim "sordum sarı çiçeğe" gibi insanı derinden etkilemiyor bu gospeller, korolar. Beklerdim ki birisi çıksın sahneye, bir kulağını kapatsın Burhan Çaçan gibi, versin bağırsın.
Ayrıca gözlerden kaçmayan bir rahatlık vardı ortamda. Küçücük çocuklar bile gelmiş konsere eğleniyorlar. Batı dünyasını uyarıyorum: Bu çocuklar bu kadar rahat olurlarsa bağlanamazlar bu dine. Biraz fedakarlık yapmaları sağlansa daha çok bağlanabilirler. Bu nedenle bizim coğrafyada din konusunda fanatiklik daha yaygın diye düşünüyorum. Din ile alakalı bu şekilde eğlenceli aktivite kalmamış bizde. Belki eski ramazanlar bu tattaymıştır. Ancak müslüman birey hristiyan bireye göre çok daha fedakar. Bu da bağlılığı arttırıyor haliyle. Unutmayalım aldığımız kadar değil, verdiğimiz kadar bağlanıyoruz.