Sunday, September 18, 2011

BERGEN MANZARALARI





Unlu balik pazarindan karaler.




Bergen Limani





Secimler ve partilere kayit yaptiran liseliler. Secimin asiri sakin ve entellektuel seviyede gectigini anlatmaya gerek yok bile sanirim. Demokrasi icin birey olabilme onemli, bizde biraz daha surulesmeye egilim oldugundan egreti kaciyor galiba.


Bu tipler her yerde var demek ki!








Bryggen UNESCO dunya mirasi kapsaminda. Sehrin icerisinde bir bolum.

Viking kulturunu bizim gocebe kulturune yakin buluyorum. Biz atla gezip talan etmisiz ve uretimimiz (pantolon-hafif kilic vb) bu yonde olmus. Vikingler de gemi ve bot yapip gezmisler ve denizcilikte gelismisler. Sonucta iki toplum da talancilik yapmis bir zamanlar. Oralardan buralara buyuk atilim yapmis Vikingler. Bizim avantajimiz ise iyi yere kapak atmamiz cografi olarak ama etrafimiz kotu. Bir de din farki da isleri degistiriyor tabi. Bu iki toplum da gocebeyken maruz kaldiklari toplumlardan yeni dinler edinmisler. Burda cok maya tutmamis sanki ama bizde feci tutmus.


"Dogal sarisinim, lutfen yavas konusun"
Bu tisortu Bergen' de bir vitrinde gormem beni sasirtti. Nufusunun yarisi dogal sarisin olan bir yerde yapilacak saka gibi degil ama dunyanin gerisine ozeniyorlar herhalde.

Sehrin elle tutulur tek kilisesi. Italya'ya alismis bir goz icin cok az ama belediye basa cikamiyor sanirim metalcilerle. Belediye yapiyor, satanistler yakiyor...Bergen'de faaliyet gosteren belli basli black metal gruplari soyle:

1.aeternus
2. ancient
3. asmodeus
4. bak de syv fjell
5. black hole generator
6. borknagar
7. burzum
8. covenant
9. cult of catharsis
10. dead to this world
11. deathcult
12. dimmgard
13. enchanted
14.gaahlskagg
15. gigantomachy
16. gorgoroth
17. gravdal
18. hades
19.hades almighty
20. heksekunst
21. i
22. immortal
23. jotunspor
24. lidskjalv
25. malignant eternal
26. malsain
27. manic movement
28. massemord
29. mortify
30. norwegian evil
31. orcustus
32. ravengod
33. secht
34. sententia occult
35. sigfader
36.silent forest
37. stormhimmel
38. sulphur
39. svartskogg
40. taake
41. the batallion
42.thule
43. trelldom
44. witch art
Tabi ortamda bir satanistlik ver ve satanist deyince siyah tisortlu ve sivilceli liseliyi kastetmiyorum. Baya 40-50 yasinda adamlar da var boyle takilan. Sehir de kucuk olunca her gun- her yerde dunyaca unlu bir metalci gormek mumkun. Ama metal disinda da basarili sanatcilar cikaran bir sehir. Metal disi eserlerden de birisini paylasayim en altta.

Bu da gormemisligin resmi. Bildigin yedigimiz marul. Adamlar almis saksiya koymus. Son cucuk kismini yesem mi-cicek olarak yetistirsem mi diye cok dusundum. Iste paranin satin alamayacagi seyler oldugunun en buyuk gostergesi. Sen pazara cikinca yere dusmus marulu tekmeler gecersin, elin adami nereye dikecegini sasirir. Marulun fiyatina deginmiyorum bile. Buradaki Londra'lilarin yalancisiyim, gida fiyatlari Londra'nin en az 3 katiymis. Bir de orayi pahali bilirdik. Italya falan ucuz buraya gore, Turkiye ise neredeyse bedava (En azinda gida ve tekstilde).
Cok ilginc bir sey soyledi Norvec'li is arkadaslari. Aklima gelmemisti. "Norvecliler tatile gitmeyi cok sever cunku tatilde biz para biriktiririz" dedi. Yeterince acik oldu sanirim...

Bizim mahallenin cocuklarindan gelsin bir eser, hep metalci olacak degil ya etrafta:

Thursday, September 15, 2011

Norvec-Bir Garip Memleket

Geleli bir haftayi gecti. Ilk haftalar gozlem acisindan her zamanki gibi cok verimli. Cunku her farklilik dikkat cekiyor. Aslinda bu gece yazmaya niyetli degildim ama bir hadise tetikledi.

Dun is arkadaslariyla disariya ciktik. Bir barda sarap gecesi varmis, oraya istirak ettik. Norvec' te alkol fiyatlari asiri yuksek. Bira 10 dolardan pahali. Diger her sey de pahali ama alkolun durumu iyice ozel.Buna ragmen daha sarhos olmadan icki icen insan gormedim. Ozellikle cumartesileri bu sehirde en az 30000 kisi kufelik oluyor.

Bizim operator de biraz icince konusmaya basladi. Dedikleri cok carpiciydi cunku adam Norvec' in ikiye bolunmesini ve dogu kisminin -ozellile guney dogu- Isvec'e katilmasini istedigini soyledi. Sebebi de iki tane petrol sehrinin (Bergen ve Stavenger) gelirin cogunu getirmesi ve Oslo'nun bu parayi harcadigini dusunmesiydi. Adam bunu soyleyince aldi beni bir gulme. Norvec'te gecen hafta secim vardi, bolucu parti yok galiba henuz ama Turkiye ve Italya' dan sonra Norvec' te de boluculuk gormek beni cok dusundurdu. Adamin ettigi su lafa bak: "Bizim paramiz yemeyi biraksinlar da gidip o cakma vikinglerle yasasinlar. Isvecliler' in sokaklari evsiz dolu. Bunlar (Oslo'lular) da biz olamasak ayni olurdu" Neresinden tutarsin? Adamin Isvec'e les bir ulke olarak bakmasini mi? (Bu arada buraya taksicilik yapmaya gelen Isvecli ile bizzat tanistim) yoksa bu akil almaz Norvec bollugunu paylasamamasini mi?

Akilalmaz bolluk diyorum ya, abartiyorum sanilmasin. Norvecli' nin is hayati hobi tadinda. Hayat buradaki insanlari iki arada bir derede birakip secimler yapmaya pek zorlamiyor gibi. Her seyin bir donusu var. Donemezsen de canin sagolsun. Zaten bizde konfor olan cok sey burada standart. Mesela devlet issizlere maas disinda ev de veriyor. Bu nedenle bizim parkta uyusturucu icenler dahil herkesin bir evi var. Evlerde de isitma, yalitim gibi sorunlar cozuleli cok olmus. Sporcu, sanatci olurken de "acaba ac kalir miyim?" demeye gerek yok. Yani ne istersen onun pesinden kosmak mumkun. Hayal gibi ama gercek.

Ornek vereyim, bizim is yerinin kirtasiyelerine bakan bir abla var. Yani gidip kalem, defter istiyorsun veriyor. Turkiye' de maas baglanacak bir is degil. Tamizligi yapan kisiye cayciligin yaninda bu da gayet yuklenebilir. Hem de asgari ucretten. Bu abla her gun saat ucte isten cikip, Volvo'suna binerek uzaklasiyor. Bize de arkasindan bakmak kaliyor. Uzerimizde de tulumlar oldugundan havada bir Cem Karaca tinisi yankilaniyor.

Lafi fazla dolandirmayalim, bizim elemani bu bolluk bile doyurmamis anlasilan. Bir de adam Oslo' nun yollari mis gibi asfalt, bizimki yamali deyince sinirsek gulusumu adamin yuzune sarap firlatarak noktalayasim geldi. Anladim ki insanlik asfalt kalitesine kafayi takmis. Biri bana bunu ciklasin. Asfalt geyigi bizde vardir saniridim sadece. Tuttu Norvecli de asflattan dem vurdu. Bir ulkede ne zaman esitsizlik gundeme gelse, birisi illa ki bu asfalt mevzusuna deginiyor demek ki. Asfalt boluculuge giden yolun yapitasiymis meger.

Hafif politikaya girmisken kucuk bir anektoda da yer vereyim. Gecen hafta secim nedeniyle kiosklar kurulmustu. Parti temsilcileri, halkla konusuyordu. Ben de oralarda dolasip Norvec' in nabzini tutarken ortaokul ogrencileri gelip standlari gezmeye basladilar. Sonra da partilere kayit yaptirdilar. Emin olamadim, gidip konustum. Hakikaten de oy vermeden once uyelik varmis. Yuh ya dedim, bizim genclik kollari baskanlari 35 yasina kadar takiliyorlar. Bu ikisi ayni anda dogru olamaz. En az birisi yanlis bu genclik kollari hikayesinde. Zaten Norvec'te sivil toplum kuruluslarina uye sayisi 30 milyonmus. Ulkenin nufusu 5 milyonsa matematigi siz yapin ne kadar aktivistler.

Diyecegim odur ki bu boluculuk dunyanin her yerinde bir illet. Fakirlikle beraber iyice siddete dokuluyor sanirim. Kisacasi insan cok hayvan bir yaratik. Su bollugu bile paylasmamanin derdinde.

En kisa zamanda bir Isvec kokenli Norvec'li vatandasin "Hepimiz kardesiz, bu ofke ne diye" adli Black Metal eserini seslendirmesini diliyorum...

Tuesday, September 6, 2011

Bir Acili Bergen

"başkalarının ekmeği acı,
başkalarının merdivenlerinden
çıkmak eziyetlidir."
Dante

Arabistan gunleri bitti. Hatta o koprunun altindan da cok sular akti. Genel hatlariyla basladigi gibi devam etti. Sadece Ramazan baslayinca cok katlanilmaz bir yere donustu. Her yer kapandi ve aksama kadar acilmadi. Arap arkadaslar da iyice koptu olaydan, yer yer olayi oruc tutmayanlara yigdilar ve baskalarinin onlarin islerini yapmasini hak gorduler. Bana gore ibadetin felsefesine ters hareketler ama belki de mahalle baskisi gunde litrelerce su kaybedilen bir iste bile bayilana kadar devam etmelerini saglayan motivasyonlariydi. Bu macera da boylece bitmis oldu.

Sonrasinda Turkiye'de guzelce tatil yapildi ama gunler nasil gecti hic farketmedim. Yine de sansliydim bayrami gordum. Degisik sehirlerde degisik insanlari ziyaret ederken bir psikoloji kapladi icimi. Orada cok vakit geciremeyecegimin, o mekana uzun sure gelmeyecegimin, o insanlari uzun sure goremeyecegimin bilinci her ani biraz daha yogun gecirmemi sagladi sanki. Garip bir duyguydu. Hem o anlarin keyfini cikarmami hem de her ani biraz da huzunle gecirmemi beraberinde getirdi. Gorebildigim insanlarin coguyla saatler icerisinde hasret giderdim ve tekrar vedalastim. Ardindan da yine bu yil kacinci kez oldugunu artik saymadigim valiz toplama isine giristim. Bindim ucaga geldim.

Ucak Amsterdam'da aktarma yapti. Soyle bi bekleme salonuna baktim Amsterdam havaalaninda, 10 tane 40 yas alti var-yok. Orada ilk kez dank etti nereye gittigim. Inince de bir yagmur ve Turkiye'ye gore en az 10 derece dusuk sicaklik. Sanki daha birkac gun once denize giren ben degilim, daha 2-3 hafta once Arap collerinde yanan ben degilim. O dakikadan beri yagmur yagiyor bu sehre.

Ilk geceyi otelde gecirdim. Cumartesi gecesi bu pahali ickilere deli gibi para verip sarhos olmus insanlara baktim. Sehir sarhos doluydu. "Kisi basi 5 bira icilse, sehirde su kadar sarhos olsa su kadar para doner" hesabimi yaptim, uyudum. Ertesi gun eve yerlestim. Ev guzel. En azindan otel odasi sikkinligi yok. Ev arkadaslarindan bir tanesi Iran'li, digeri Brezilya'li. Bu sefer sehrin icerisinde bir yer verdiler ama ise uzak. Daha erken kalkiyorum ama etrafta insan goruyorum ise gidip gelirken. Bir de yolumuzun uzerinde icerisinden gecmek zorunda oldugumuz bir park var ve parkta her daim uyusturucu muptelalari mevcut. Gelip soruyolar, 'yok' diyorsun gidiyolar ama yine de gerdi biraz. Insan burada bu islere neden bulasir acaba? Halbuki gidip alacaksin issizlik maasini, gezeceksin dunyayi. Adamlarin issizlik maaslari benim maasim kadar. Hatta bir ornek verdiler ki adamin maasi benim maastan baya bi fazla. Bi gun dalicam bu muptelalara, bizim kazancimizdan kesilen vergileri bu islere yatiriyolar diye sopaliycam keratalari.

Bugun iste ilk gun gecti. Yine deli gibi ogrenilecek sey var. Neyse ki okuldan uzun vadeli dusunmemeyi ogrendim. Insan bazen onune yigili islere bakinca morali bozuluyor. Bir bugune bir de yarina bakacaksin arkadas. Su akar, yolunu bulur. 4-5 ay icerisinde basarmami istedikleri seyler su anda gozume roket yapip, uzaya gitmek gibi geliyor.

Otururken bu yazi yazma istegi geldi birden. Orada anladim ben neden yazi yazdigimi bu bloga. Ben arkadaslarimla bu muhabbetleri yapmayi ozluyormusum meger. Yani ben sizinle konusmayi ozluyorum galiba. Basindan gecenleri paylasmak istiyor insan. Bu sefer nedense koydu gelisim. Aslinda kolay olamasini bekliyordum cunku artik tecrubelendim ama bekledigim gibi olmadi. Hatta ilk kez Italya'ya gittigimdeki hissin benzerini hissettim. Valizi bile bosaltmak istemedi canim. O zaman insan kabulleniyor cunku donusun yakin olmadigini...Bugun bir parca bosalttim artik. Bir ihtimal havadandir diyorum, bunye degisimi kaldirmadi ama kisa hazirlanmak lazim. Gun gelecek 10da aydinlanacak, 3te kararacak. Ise gideceksin karanlik, isten cikacaksin karanlik. Boyle boyle en az 4-5 ay isiksiz yasanacak burada.
Ilk gunumden akilda kalanlar bunlar. Simdi vakit deveyi gutme vakti!