Wednesday, October 24, 2007










23.102007

Gecen hafta sonu eve taşındım. 2 odam var. Bir tanesi küçük bir tanesi büyük ama 2 odam var. Hafta sonu IKEA’ya gidip bişeyler aldım. Daha tam yerleşemedik ama artık hergün otobüse binip yurda dönmek zorunda olmamak güzel. Ev okula 5-10 dk. Öğle arası gelip evde bişeyler yeme imkanım var. Ev 1980lerde yapılmış. Tabandan ısıtmalı. Bizden önce güzellik salonuymuş. Dolaplardan hala ağda çubuğu buluyoruz ve evin her yerinde aynalar var J alışınca fena değil. İnternetimiz hala yok. Bu aralar başvurcaz ama bakalım ne zaman bağlanır. İnterneti özledim iyice. Okulda da kablosuzum çalışmadı. Nedeni de anlaşılamıyo. Bir tane kafe var. Kahve içince internet kullanabiliyorum ama sadece şarjım bitene kadar. Saatlece oturmak yok,şarj bitene kadar.

Artık tam anlamıyla yerleşebileceğim sanırım. Geldiğimden beri valizimi nasılsa taşınacağım diye tam olarak açmamıştım. İlginç olan halen kendimi turist gibi hissetmem. Bazen döneceğim yakın bir zaman varmış ve onu bekliyormuşum gibi geliyor ama en az 2 sene daha burada kalacağımı farkedince turist ruh halini hemen terketmem gerektiğini farkediyorum. Ben küçükken turistlerden korkardım. Anlamamak,anlatamamak çok korkunç gelirdi. Yolda turist görünce yolumu değiştirirdim. Ya bir şey sorarlarsa diye çok korkardım. Turistlikten kurtulmanın en zor tarafı yemekler. Türkiye’deki her türlü yemeği çok özlüyorum. Bu da tam adaptasyonu zorlaştırıyor. Üstelik İtalyan mutfağı da oldukça zengin ama her yemeği bizdeki yemeklerle karşılaştırıyorum hala. İşin garip yanı mutfaklarına çok güveniyolar. Dünyada başka yerde içtiğin kahve, kahve değil falan diyodu sınıf arkadaşları. Espressso burda içilir falan diyolar. “bırakın ya,espresso kahve değil” dedim, kızdılar bana...Bu cümleyi de demezdim de Ahmet Çakar’ı da insan arıyo burda. Bi an onun jargonuyla konuşmak istedim,tepki çekti.

Türk Milli futbol takımı da geçen hafta Yunanistan’a kaybetmiş. Haberi duyunca bir gurbetçi duygusallığı çöktü. Üzüldük burada. Gurbetçi duygusallığının tadına bakmış olduk böylece. Şöyle UEFA’yı alsak da balkona bayrak assak...

Dersler beklediğimden daha ağır. Bir de insanlar çok rekabetçi. Açıkçası her gün şaşırıyorum bu duruma. Günü gününe çalışan bir sürü insan var. Bunu görmek canımı sıktı çünkü benim ütopyamdı günü gününe çalışmak. Hakkında konuşmanın çok eğlenceli olduğu ama uygulanması imkansız bir idealdi. Ama idealimin pratik hayat olaması canımı sıktı.

Milano Fashion Week:
Erkeklerin 30%’unun seçimini homoseksüellikten yana kullanmakta olduğu bir bölgeden erkek modasıyla ilgili bir şeyler yazmak istemiyorum. Batı batı dediniz, alın size batı durumu J Ama erkekler boğaza bir şeyler bağlamayı seviyo ....(Hıncal gibi)
Kadınlarda yüksek çizme çok moda...Süet çizmeler de oldukça yaygın. Çizmeden 5 cm yukarıda biten ince çoraplar(çorapların üst kısmı dantelli) da bu yıla damgasını vuracak gibi görünüyor. Deri mont sayısında da bir artış var gibi(Geçen yılı biliyomuşum gibi oldu-çok deri mont var diyeyim)...Büyük güneş gözlükleri sadece yazın değil,kışın da vazgeçilmezlerinden olacak gibi...Düşük bel ve yırtık kota dikkat!


Ciao!

5 comments:

gözde said...

kadin modasiyla ilgili detaylar ilgimi cekti nedense! devam et yazmaya ovgucum, ben takip ediyorum ;)

özgür evren said...

ahaha yine 10 numara bir yazi, tebrik ederim :D

Abi saka maka da ben de burda bavulumu tam olarak acmadim hala... Aynen ben de sen gibi turist hissediyorum ve aynen sen gibi mutfak konusunda sikinti yasiyorum... yapabildigim tek turk mutfagi yemegi meshur patatesli bezelyemiz...

Umarim eve cikinca kendimi yayar, bavulumu acar, guzel yemek malzemeleri alirim...

Ciao

Zeynep Kalender Atak said...

bavuldan yasamak cok berbat bisi evet , ama geciyo neyse ki..dayanin arkadaslar

Unknown said...

deneme

Unknown said...

ana oluyomuş