Şimdi bu Avrupalı’ların, özellikle de artık bizim jenerasyondakilerin mecburi askerlikten haberi yok. Staj arkadaşım 29 yaşında olduğu için o yapmak zorunda kalmış. Acemilik Floransa, ustalık Torino. Alpler’den gelebilecek İsviçreli ve Avusturyalı tehditleri 9 ay savunmuş.Fransızlar ve Almanlar genelde gönüllü toplum hizmeti şeklinde yapmışlar.
Geçen yemek yerken bi gavur arkadaş sordu: “Dikkat ettim de sen tabağında yemek bırakmıyorsun hiç, takdir ettim falan” dedi. Çevreci sandı sanırım çocuk, duyarlılığımı alkışlamak istedi. “Senin deden yüzünden” dedim. Anlamadı, alındı, anlattım. “Ben askerlik görevini aralıksız 11 yıl yapmış bir adamın torunuyum. Siz Avrupalılar’ın dümen suyuna gittik. Başlattığınız savaşlar yüzünden hayatının 11 yılı askerde geçmiş bir adam yemeğin kıymetini elbette çok iyi bilir. Onun evladı (Babam), babasının yanında asla yemek bırakamadıklarını söylerdi. Çünkü rahmetli çok kızarmış. Şimdi bu alışkanlık bana da sirayet etti ama kuşaktan kuşağa elbette biraz gevşemeler oluyor” Çocuk biraz üzüldü, biraz da mahçup oldu. “Boşver,olan olmuş” dedim, muhabbete devam ettik. Zaten bu italyan’ların taraf değiştirme huyundan biz yarar da sağlamıştık direnişte. Alıverdim gönlünü.
Şimdi bazen düşünüyorum ne garip bir dünyada yaşadığımızı 60-70 yıl önceye göre, içerisinden çıkamıyorum. Amma da globalleşti alem. Almanlar’ la Fransızlar kedi köpek gibiyken bir bakıyoruz birlik kuruvermişler, Ruslar hamburgerci oluvermiş, Mehteran Kızıl Ordu korosuyla “Ceddin Deden, Neslin Baban” söylemiş. Bendeniz bir kaç kere dedemin öldürdüğü için madalya aldığı Yunanlarla bira içivermişim, çok mu?
Şimdi İtalya’da yolda yürürken yabancılardan çok çekinen bir yaşlı teyze grubu gözlemliyorum. Büyük olasılıkla bu grup 2. Dünya savaşını yaşayan veya hemen sonrasındaki sıkıntıları gören bir grup. Bu teyzelerin de ananemden farkı yok, hatta sanırım daha paranoyaklar. Mesela trende üzerinde cami figürleri olan İstanbul tişörtümü giyince yanıma oturmaktan kaçınan teyzeler bunlar. Oysa ben yaşlılarına duyarsızlaşmış Avrupa’da, metrolarda kendilerine yer vermeye devam eden bir “Doğulu’yum”. Bir kötülüğüm olmadığı gibi duyarlıyım da. Ama onlar da beni tebliğci sanıyor ya da en iyi ihtimalle mehteran zillerimizi duyup, tırsarak “Rondo alla Turco”yu yazan Viyanalı Mozart’ın hissettiklerini hissettiriyorum bu tişörtle. Nasıl ki ananemin gözünde batı gavursa, bu teyzelerin gözünde de doğu barbar, hatta Almanya bile hala deli gibi sağa sola saldırma sevdasında. Bir de bu teyzeleri, Türkiye'deki yaşlılara benzetmemden dolayı ben bu kişilerin Latince okuyabildiğini sanıyorum genelde. Ne de olsa bizim eskiler, eski yazıyı bilirler.
Bakalım zaman daha neler gösterecek. Ben yine de temkinliyim: Kontrolsüz globalleşme, hayırlı değildir.