Eger ki bi kaç aydır giymediğim poları giymeseydim bu yazıyı yazmayacaktım. Her gün çalışmak zor bir şeymiş, rotasyonda unutmuşum. 6 hafta her boktanlığa katlanabiliyor insan 3 hafta tatilin hayaliyle. Her gün çalışmak hayalleri bitiriyor. Sonsuz bir döngüde hissine kapılıyorsun. Ondan sonra zaten işini sevme temalı safsatalar başlıyor. Erken kalkmak, koşuşturmak, telefonlar, e-postalar derken akşama turşu oluyor insan hele de fiziksel işlerde. Bırak yazmayı iki satır zor okuyor.
Her neyse, cebimden Suuidi Arabistan'da kaybettiğim saatimin pini çıkınca yaşadığım tezat aklıma geldi. Şubat-Mart aylarını Suudi'de ve Mart-Nisan aylarını Uganda'da geçirdikten sonra Haziran başından beri Hollanda'dayım. Beynimin hala yanmamış olması büyük bir hadise bana kalırsa. Ahlak ve özgürlüğün iki farklı kutbu gibi bu iki ülke. Orada mars gibi çöllerde yasağın her türlüsünü gördükten sonra, burada her gün yağan yağmurlar altında özgürlüğün her türlüsü. Türkiye için söylenen ve doğu toplumlarının ahlaksızlığa bakışını anlatan bir laf vardır: "Her şey olabilirsin, rezil olamazsın" denir. Örneklerin bin türlüsü gözümüzün önünde. Hollanda dünya kupasında yarı final oynarken turuncu transparan lateksli bi adam gördüm. Her yerleri ortadaydı. Dedim ki: "Hollanda'da her şey olabilirsin ama rezil olamazsın". Ahlak kurgusu bambaşka.
Çok zor benim gibi bi şark kurnazının bunca kural içinde varlığını sürdürebilmesi. Bütün yaratıcılığımı öldürdü Hollanda 4 ayda. Misal mahallede kimsenin arabasını sokmadığı bi boşluk vardı. Orayi hemen keşfetti benim dedektörler. Günlerce orayı kestim. Malların nasıl olup da arabalarını oraya sokuşturmadığını düşündüm durdum.
O deliğe ben park yeri bulamadığım bi gece arabayı diklemesine koydum. Mahallenin en akıllsı benim gibi hissetmedim de değil. Zaten trafikte içimdeki Türk ile devamlı mücadele ediyorum. Dönüşüm geçirecek Hulk gibiyim. Korna yok, sürat yok, makas yok, sollama yok, bisikleti bekle, yayaları bekle...Böyle iki babanın arasına dikine soktum arabayı, bi de ilerden çakal gibi bakıp bakıp sırıttım yaratıclılığıma. Ertesi gün de sabah arabayı alıp gittim. Gördüğünüz gibi gururlanmamak için hiç bir neden yok. Sonra bir kere daha park yeri bulamadım. Yine gittim oraya. Ertesi sabah Allah yarattı dememişler 80 Euro cezayı geçirmişler, Sanki transparan lateksimle vücut hatlarımı sergileyerek sokaklarda koştum...80 Euro ne ya! İnsan bi ilk seferinde silgeci kaldırır.
He ben bundan ders aldım mı şark kurnazı olarak, almam. Daha da pisleştım. Park abonman kağıdımı alıp cezayı kesen daireye gittim. Otur işte değil mi, yerin yabancısısın. Yok, bize ne öğretmişler?Ağlamayana meme vermezler. Kanun-kitap olayın ana hatlarını belirler. Yeterince goy goy-atar yapabilirsen her şeyi değiştirebilirsin, çok bağırırsan haklı olursun. Hepimiz kural bükücüyüz adeta. Bakın benim bu sokağa park abonmanım var cezayı geri alın diye çemkirmeye gittim. Vay dinine yandımının Hollandası 'şark kurnazı proof' sistem yapmış ya. Arabayı sokuşturduğum o deliğin olduğu köşenin bi adı varmış ve o da ceza kağıdında yazılıymış. Google haritaya yazdı memur, sokağı görüntüledi, laps diye yediğim boku önüme dayadı. Nereye koydun arabayı dedi? Arabayı koyduğum yer resimde o kadar iğreti duruyordu ki, "Şu babaların arasından geri geri kaldırıma çıkarttım arabayı" derken çok utandım lan. Lateksle koşsam ancak bu kadar utanırdım. Adam bi de iyice idiotmuşum gibi kaldırıma park edilmez falan dedi, engellilerden falan bahsetti, yeni yeni kağıtlara trafiğin A-B-C'sini anlatan broşürler bastı, verdi. Doyamadı beni itin g.tüne sokmaya. Yüzüme vurdukça vurdu. "Vurma memur, öldüm" dedim, dinletemedim. Belki de düşündü lanet göçmen diye ama sabırla ve güler yüzle saygıyla anlattı. Bu en pisidir. Vardır bunların böyle ben insan ayırmam duruşu, tam da ondan bi suratla. Eğitimli toplumların ayrımcılık tarzı. Aşırı tanıdık. Norveç'de, Almanya'da, İtalya'da falan hep gördüm bunu. Bizimki gibi çiğ bi tavır değil, daha profesyonel bi tarz-yemezler.
Tabi ben konuşamadım bunun üzerine daha fazla. Diyemedim ben Türkiye'de doğdum ve 24 yıl yaşadım. Araba sürmeden ehliyet aldım. Babamdan ne gördüysem onu kural belledim falan diyemedim. Hele Suudi kısmını falan hiç anlatamadım. Kafam karışık diyemedim. Ayıp ne, günah ne,? Birisi bana anlatsın nolur, yakacam devreleri o olacak.
Meme mi ayıp, yaya kaldırımına araba parketmek mi ayıp? Seks mi ayıp başkalarını aptal yerine koyup mahallenin çakalı olmak mı? Bi söyleyin arkadaş, beynim meme yaptı da.
Her neyse, cebimden Suuidi Arabistan'da kaybettiğim saatimin pini çıkınca yaşadığım tezat aklıma geldi. Şubat-Mart aylarını Suudi'de ve Mart-Nisan aylarını Uganda'da geçirdikten sonra Haziran başından beri Hollanda'dayım. Beynimin hala yanmamış olması büyük bir hadise bana kalırsa. Ahlak ve özgürlüğün iki farklı kutbu gibi bu iki ülke. Orada mars gibi çöllerde yasağın her türlüsünü gördükten sonra, burada her gün yağan yağmurlar altında özgürlüğün her türlüsü. Türkiye için söylenen ve doğu toplumlarının ahlaksızlığa bakışını anlatan bir laf vardır: "Her şey olabilirsin, rezil olamazsın" denir. Örneklerin bin türlüsü gözümüzün önünde. Hollanda dünya kupasında yarı final oynarken turuncu transparan lateksli bi adam gördüm. Her yerleri ortadaydı. Dedim ki: "Hollanda'da her şey olabilirsin ama rezil olamazsın". Ahlak kurgusu bambaşka.
Çok zor benim gibi bi şark kurnazının bunca kural içinde varlığını sürdürebilmesi. Bütün yaratıcılığımı öldürdü Hollanda 4 ayda. Misal mahallede kimsenin arabasını sokmadığı bi boşluk vardı. Orayi hemen keşfetti benim dedektörler. Günlerce orayı kestim. Malların nasıl olup da arabalarını oraya sokuşturmadığını düşündüm durdum.
O deliğe ben park yeri bulamadığım bi gece arabayı diklemesine koydum. Mahallenin en akıllsı benim gibi hissetmedim de değil. Zaten trafikte içimdeki Türk ile devamlı mücadele ediyorum. Dönüşüm geçirecek Hulk gibiyim. Korna yok, sürat yok, makas yok, sollama yok, bisikleti bekle, yayaları bekle...Böyle iki babanın arasına dikine soktum arabayı, bi de ilerden çakal gibi bakıp bakıp sırıttım yaratıclılığıma. Ertesi gün de sabah arabayı alıp gittim. Gördüğünüz gibi gururlanmamak için hiç bir neden yok. Sonra bir kere daha park yeri bulamadım. Yine gittim oraya. Ertesi sabah Allah yarattı dememişler 80 Euro cezayı geçirmişler, Sanki transparan lateksimle vücut hatlarımı sergileyerek sokaklarda koştum...80 Euro ne ya! İnsan bi ilk seferinde silgeci kaldırır.
He ben bundan ders aldım mı şark kurnazı olarak, almam. Daha da pisleştım. Park abonman kağıdımı alıp cezayı kesen daireye gittim. Otur işte değil mi, yerin yabancısısın. Yok, bize ne öğretmişler?Ağlamayana meme vermezler. Kanun-kitap olayın ana hatlarını belirler. Yeterince goy goy-atar yapabilirsen her şeyi değiştirebilirsin, çok bağırırsan haklı olursun. Hepimiz kural bükücüyüz adeta. Bakın benim bu sokağa park abonmanım var cezayı geri alın diye çemkirmeye gittim. Vay dinine yandımının Hollandası 'şark kurnazı proof' sistem yapmış ya. Arabayı sokuşturduğum o deliğin olduğu köşenin bi adı varmış ve o da ceza kağıdında yazılıymış. Google haritaya yazdı memur, sokağı görüntüledi, laps diye yediğim boku önüme dayadı. Nereye koydun arabayı dedi? Arabayı koyduğum yer resimde o kadar iğreti duruyordu ki, "Şu babaların arasından geri geri kaldırıma çıkarttım arabayı" derken çok utandım lan. Lateksle koşsam ancak bu kadar utanırdım. Adam bi de iyice idiotmuşum gibi kaldırıma park edilmez falan dedi, engellilerden falan bahsetti, yeni yeni kağıtlara trafiğin A-B-C'sini anlatan broşürler bastı, verdi. Doyamadı beni itin g.tüne sokmaya. Yüzüme vurdukça vurdu. "Vurma memur, öldüm" dedim, dinletemedim. Belki de düşündü lanet göçmen diye ama sabırla ve güler yüzle saygıyla anlattı. Bu en pisidir. Vardır bunların böyle ben insan ayırmam duruşu, tam da ondan bi suratla. Eğitimli toplumların ayrımcılık tarzı. Aşırı tanıdık. Norveç'de, Almanya'da, İtalya'da falan hep gördüm bunu. Bizimki gibi çiğ bi tavır değil, daha profesyonel bi tarz-yemezler.
Tabi ben konuşamadım bunun üzerine daha fazla. Diyemedim ben Türkiye'de doğdum ve 24 yıl yaşadım. Araba sürmeden ehliyet aldım. Babamdan ne gördüysem onu kural belledim falan diyemedim. Hele Suudi kısmını falan hiç anlatamadım. Kafam karışık diyemedim. Ayıp ne, günah ne,? Birisi bana anlatsın nolur, yakacam devreleri o olacak.
Meme mi ayıp, yaya kaldırımına araba parketmek mi ayıp? Seks mi ayıp başkalarını aptal yerine koyup mahallenin çakalı olmak mı? Bi söyleyin arkadaş, beynim meme yaptı da.
No comments:
Post a Comment