İlk İzlenimler:
1 Ekim 2007 öğlen saatlerinde Bergamo yakınlarındaki Milan Orio al Serio hava alanına sorunsuz bir şekilde indim. Beklentilerim inince alkış kopacağı yönündeydi ama kimse alkışlamayınca ellerimiz havada kaldık. Ama sonradan öğrendim ki bazı arkadaşların uçaklarında alkışlama hadisesi yaşanmış.
Etraftakilerin de yardımıyla bir otobüse ve bir de trene binerek güzel şehrimiz Lecco’ya saat 14:00 sularında vardık. Elimizdeki tarif yardımıyla okulu kolayca bulduk. Yolda karşıdan karşıya geçerken bakalım İtalyanlar trafikte yol veriyo mu dedik,yaya geçidinin yanında durduk. Arabalar hemen durdular. “Vay” dedim içimden “Avrupa”.
Okulda hemen başımıza bi rehber verdiler, sırasıyla postaneye (oturma iznine postaneden başvuruluyo), bankaya (hesap açtırmaya ve vergi numarası almaya) götürdüler. Çok önemli bi kağıt verdiler. Şifre falan var üzerinde. Polis durdurursa veya ülke dışına çıkarsam bu başvuruyu gösterecekmişim.
Sonra beni şehir dışında hala kaldığım bir otele götürdüler fiat marka bi resmi hizmete mahsus araçla,sağolsunlar. Tabi burası yurt değil,otel. Çok güzel göl manzarası var, duşları falan çok güzel. Zenginlerin villları var etrafta ve hafta sonu geldikleri sayfiye yerleri. Buralar bizim Doğu Karadeniz gibi. Birbirine çok yakın mesafede şehircikler var. Ammavelakin otelde çalışma salonu yok, internet de yok. Buranın sahibi ve okul bağlatmaya çalışıyoruz dedi ama söz konusu şey araba,motorsiklet,futbol,kıyafet (artizlik) değilse, hele biraz bürokrasi de varsa İtalyanlar’da kaçak oluyo. Bu arada buranın en kötü tarafı buraya otobüslerin en geç 19:05 (CET :)) bitmesi.
Yurtta her milletten insan var. Baya komik açıkçası. Asyalılar muhteşem. Benim favorim Çinliler. Çok panikler. Bi de bizi Avrupa Birliği’nde sanıyolar ben de çaktırmıyorum. Tabi ben de rolümü oynayıp “Turkish delight” ikram ediyorum. Acaba diyorum bunlar da rol mu yapıyo? Yoksa gerçek mi?
Havalar şimdilik fena değil. Biraz nemli bi yer. Her taraf ağaç,her taraf nehir, her taraf göl. Sabahları bazen yağıyo ama öğleden sonra güneşli. Kışın kar da yağıyomuş. Hata yakınlarda bi kayak tesisisi de varmış. George Clooney geliyomuş arada Como’daki villasından (Hani şu fiat reklamının çekildiği yer). Çok çevreciler. Naylon poşetleri parayla satıyolar,kağıt pahalı falan. Bazı önlemler almışlar.
Benim bulunduğum yer Lombadia bölgesi. Burası Avrupa birliği sınırları içerisinde 2. en zengin bölgeymiş. Bunu da yurdun biraz ilerisinde bir bar var, oranın İngilizce konuşan komik barmeni söyledi. Burada İngilizce bilen barmen çok değerli. Herkes çat pat anlıyo ama iyi konuşan az. Ben adamdan bira istemeyi nasıl İtalyanca söylerim dedim ama bana küfürlerle dolu bişeyler öğretmişler. Çevedeki duyarlı italyanlar uyardı. Hep beraber güldük. Bizim hababam sınıfında 30 yıl önce yapılan muhabbet işte...Bölgenin zenginliği tekstil,çimento,şarap ve arabadanmış. Şarapta inanılmaz çeşit var ve 2€’ya çok kaliteli şaraplar içiyoruz. Enteresan ama fıçı bira; şarap,votka,tekila,rom,grappe,mohito ve viskiden daha pahalı. Bardağı 4 € falan.
Araba demişken bugün şehirde “Ferrari Festival’i” vardı. Yolları trafiğe kapatmışlar en eski modelinden tutun da en yeni modeline kadar her yerde kırmızı ve çok artistik Ferrariler vardı. Acayip güzellerdi.Biz internet isteyince yok, şehri kapatıp araba göstermeye gelince her şey hazır. Ayrıca bir de modifiye araba şampiyonası vardı. Adamlar arabaları boyamışlar, süslemişler, bangır bangır bağırtıyolardı. Başım şişti. Bi de İngilizce konuşamayan adamlar Rapci rapci American müziği dinliyolar. Uyarasım geldi ama sen kendine bak deseler ne derim?
Benim de İtalyanca bilmemem çok fena. Aslında öte yandan çok zevkli. Geçen elmayla otobüse bindim, şöför bişeyler dedi. Elmayı atıyo gibi yaptım. “No, no” dedi...Bi şey anlayamadım. Mal gibi kaldım orda,sonra yürüdüm gittim. Allahtan cana yakınlar, hep yardım etmeye çalışıyolar. Bizeki o turist sevcilik bunlarda da var. Sevicilik dediysem, turiste yardımcı olma isteği anlamında. İtalyanca bilmiyorum diyorum ama hala konuşmaya çalışıyolar. Buna da şükür. Dönüp gitse daha mı iyi?
Yazacak çok sey var ama şimdilik bu kadarla sınırlıyorum. İnternet olayı çözülünce daha sık yazarım.
Ciao!
1 Ekim 2007 öğlen saatlerinde Bergamo yakınlarındaki Milan Orio al Serio hava alanına sorunsuz bir şekilde indim. Beklentilerim inince alkış kopacağı yönündeydi ama kimse alkışlamayınca ellerimiz havada kaldık. Ama sonradan öğrendim ki bazı arkadaşların uçaklarında alkışlama hadisesi yaşanmış.
Etraftakilerin de yardımıyla bir otobüse ve bir de trene binerek güzel şehrimiz Lecco’ya saat 14:00 sularında vardık. Elimizdeki tarif yardımıyla okulu kolayca bulduk. Yolda karşıdan karşıya geçerken bakalım İtalyanlar trafikte yol veriyo mu dedik,yaya geçidinin yanında durduk. Arabalar hemen durdular. “Vay” dedim içimden “Avrupa”.
Okulda hemen başımıza bi rehber verdiler, sırasıyla postaneye (oturma iznine postaneden başvuruluyo), bankaya (hesap açtırmaya ve vergi numarası almaya) götürdüler. Çok önemli bi kağıt verdiler. Şifre falan var üzerinde. Polis durdurursa veya ülke dışına çıkarsam bu başvuruyu gösterecekmişim.
Sonra beni şehir dışında hala kaldığım bir otele götürdüler fiat marka bi resmi hizmete mahsus araçla,sağolsunlar. Tabi burası yurt değil,otel. Çok güzel göl manzarası var, duşları falan çok güzel. Zenginlerin villları var etrafta ve hafta sonu geldikleri sayfiye yerleri. Buralar bizim Doğu Karadeniz gibi. Birbirine çok yakın mesafede şehircikler var. Ammavelakin otelde çalışma salonu yok, internet de yok. Buranın sahibi ve okul bağlatmaya çalışıyoruz dedi ama söz konusu şey araba,motorsiklet,futbol,kıyafet (artizlik) değilse, hele biraz bürokrasi de varsa İtalyanlar’da kaçak oluyo. Bu arada buranın en kötü tarafı buraya otobüslerin en geç 19:05 (CET :)) bitmesi.
Yurtta her milletten insan var. Baya komik açıkçası. Asyalılar muhteşem. Benim favorim Çinliler. Çok panikler. Bi de bizi Avrupa Birliği’nde sanıyolar ben de çaktırmıyorum. Tabi ben de rolümü oynayıp “Turkish delight” ikram ediyorum. Acaba diyorum bunlar da rol mu yapıyo? Yoksa gerçek mi?
Havalar şimdilik fena değil. Biraz nemli bi yer. Her taraf ağaç,her taraf nehir, her taraf göl. Sabahları bazen yağıyo ama öğleden sonra güneşli. Kışın kar da yağıyomuş. Hata yakınlarda bi kayak tesisisi de varmış. George Clooney geliyomuş arada Como’daki villasından (Hani şu fiat reklamının çekildiği yer). Çok çevreciler. Naylon poşetleri parayla satıyolar,kağıt pahalı falan. Bazı önlemler almışlar.
Benim bulunduğum yer Lombadia bölgesi. Burası Avrupa birliği sınırları içerisinde 2. en zengin bölgeymiş. Bunu da yurdun biraz ilerisinde bir bar var, oranın İngilizce konuşan komik barmeni söyledi. Burada İngilizce bilen barmen çok değerli. Herkes çat pat anlıyo ama iyi konuşan az. Ben adamdan bira istemeyi nasıl İtalyanca söylerim dedim ama bana küfürlerle dolu bişeyler öğretmişler. Çevedeki duyarlı italyanlar uyardı. Hep beraber güldük. Bizim hababam sınıfında 30 yıl önce yapılan muhabbet işte...Bölgenin zenginliği tekstil,çimento,şarap ve arabadanmış. Şarapta inanılmaz çeşit var ve 2€’ya çok kaliteli şaraplar içiyoruz. Enteresan ama fıçı bira; şarap,votka,tekila,rom,grappe,mohito ve viskiden daha pahalı. Bardağı 4 € falan.
Araba demişken bugün şehirde “Ferrari Festival’i” vardı. Yolları trafiğe kapatmışlar en eski modelinden tutun da en yeni modeline kadar her yerde kırmızı ve çok artistik Ferrariler vardı. Acayip güzellerdi.Biz internet isteyince yok, şehri kapatıp araba göstermeye gelince her şey hazır. Ayrıca bir de modifiye araba şampiyonası vardı. Adamlar arabaları boyamışlar, süslemişler, bangır bangır bağırtıyolardı. Başım şişti. Bi de İngilizce konuşamayan adamlar Rapci rapci American müziği dinliyolar. Uyarasım geldi ama sen kendine bak deseler ne derim?
Benim de İtalyanca bilmemem çok fena. Aslında öte yandan çok zevkli. Geçen elmayla otobüse bindim, şöför bişeyler dedi. Elmayı atıyo gibi yaptım. “No, no” dedi...Bi şey anlayamadım. Mal gibi kaldım orda,sonra yürüdüm gittim. Allahtan cana yakınlar, hep yardım etmeye çalışıyolar. Bizeki o turist sevcilik bunlarda da var. Sevicilik dediysem, turiste yardımcı olma isteği anlamında. İtalyanca bilmiyorum diyorum ama hala konuşmaya çalışıyolar. Buna da şükür. Dönüp gitse daha mı iyi?
Yazacak çok sey var ama şimdilik bu kadarla sınırlıyorum. İnternet olayı çözülünce daha sık yazarım.
Ciao!
4 comments:
ne güzel böyle her yer blog olsun. heyecanla bekliyoruz gerisini. ferrariler fena değil ama volvo basar. elma yiyordum demişsin demek meyva bol oralarda. böyle de detay yakalarım.
abi volvo zor basar be...ancak coluk cocuk dolusup gezersin onla :)
oley:) cok sveındık walla senin de blog olayına gırmene:)) buarada sacların uzamıs gormeyelı, cok guzel olmus:))
:D
elma olayina cok guldum ya :)
dipnot: ferrari basar hocam... :) bak milliyetcilik yapip toyota demiyorum :) gerci buranin milliyeti de yok ya
Post a Comment