Sunday, December 25, 2011

BREMEN












Hristiyan dünyasının haftalar öncesinden tantanasına başladığı Krismıs bu sene de geçti gitti. Çok şükür Kurban bayramına sahada yakalandığımız için bayram yapamamıştık Türkiye'de ancak bu sefer tatil yaptık. Anladığım kadarıyla bu Krismıs'ın asıl olayı aile ile oturup yemek yemek, kek yuvarlamak, şarap içmek ama ille de aile ile olmak. Baktım bizim çocuklara bir gariplik çöktü. Aileden uzak olmanın böyle zamanlarda zorluğunu bilen biri olarak çocukları Bremen'e götürmeye karar verdim. Aldım gençleri, bindik trene, gittik Bremen'e.

Bremen hoş bir şehir ama öğlene doğru dükkanlar kapandı, insanlar ortadan kayboldu evlerine. Biz de hayalet bir şehrin ortasında kalakaldık öğleden sonra. Sonra döndük. Dönmeden bi kaç alış-veriş merkezine girdik. Onlardan birisinde "Alamanya-Willkommen in Deutschland" filmini buldum aldım ve Krismıs gecesinde izledim.

Hem güldüm hem duygulandım. Türklerin Almanlarla 50 yıldır olan ilişkisini tekrar düşünmeye başladım. Genel olarak Almanlar'ın kültüründe bir çokuluslu imparatorluk olmayışı, bizim de hiç sömürülmemiş olmamız sorunun temeli sanırım. Mesela Fransızlar sömürürken bir sürü milletle tanışmışlar ve daha alışmışlar sanki. Türkler de talep eden bir millet, vur kafasına ekmeğini al olmuyor. Dolayısıyla işler karışıyor.

Bir de ilk gelenlerin şartları çok kötüymüş. 16 saat çalışmışlar, hayata karışamamışlar. Bazıları madenlerde Almanların inmediği derinliklere indirilmiş, hasta olmuş. Anlayacağınız Almanlayayı baya kalkındırmışız. Denebilir ki Türklerin ödediği emeklilik primleriyle uzunca bir süre Alman emeklisi düzgün yaşamış. Tabi göze görünmeyip işlerini yaparken her şey iyiymiş. Zamanla insani ve kültürel ihtiyaçlar ortaya çıkınca Almanlar buna bozulmuş. Nankörlük. İşte ben bu yüzden Almanlara biraz gıcığım. İnsanlıktan arınmış işçi bulamamaları beylerin canını sıkmış.

Zaten tersine göç de başlamış durumda artık. Buradan Türkiye'ye gidiş var. Hem Türkler hem de Almanlar. Türkiye'de İstanbul ve Güney sahili toplamında 75000 Alman yaşıyormuş. Bu bir tarafa da biz hakikaten cesaretli bireylerden kurulu bir toplumuz sanırım. Bazı istatistiklere rastladım. Mesela Türkiye Çin ve Hindistan'ın ardından yurt dışına en çok vatandaşı yaşayan 3. ülkeymis. Yine İngiltere ve Hindistan'ın ardından beyin göçü veren 3. ülkeymiş. Özellikle genç beyinlerini 100 yıl içerisinde savaşlarda harcamış bir ülke için bu bence inanılmaz. Ayrıca ülkenin ilk yıllarında mücadele ettiği fakirliği de hesaba katarsak bu istatistiğe şaşırdım. İşçilerimiz de cesaretli demek ki. Anadillerini hiç kullanamama pahasına meceralara atılmaktan geri durmuyorlar demek ki...

Filmin DVDsi raflarda. Alınıp izlenebilir...


No comments: